Küreselleşmeden: Sahiden Uzaklaşıyor muyuz? Ve Bu Konuda Ne Yapabiliriz?
Main Article Content
Keywords
Abstract
2009 yılında The Economist dergisi, küreselleşmenin geri döndürülemez olduğu
dogmasına karşın “dünya ekonomisinin entegrasyonunun neredeyse her alanda
geriye çekildiğini”[1] yazmıştı. Dünyamız, yıllardır süren küreselleşme sürecinden
sonra şimdi bunun tersini tecrübe edeceği bir evreye mi geçiyor? Peki bunu
olumlu mu karşılamalıyız? Küreselleşmenin “Batılı” liberal tüketim kültür ve
bilgisini dünyanın dört bir yanına yayması gibi küreselleşmeden uzaklaşmak
yenilenme için sahici bir alan oluşturabilir mi; kadim kültürlerin bilgeliklerini
yeniden canlandırabilir mi ve manevi nihilizm, eşitsizlik, zulüm ve ekolojik
tahribat gibi sorunları çözmemizi sağlayabilir mi? Ya da bu süreç yüzeysel bir
dönüşümün ötesine geçemeyerek modern hedonizmin ve geleneksel baskı yöntemlerinin
en kötü yanlarını bir araya mı getirir? Günümüzde baskıcı kapitalizm
ile etnik-milliyetçiliğin yükselişi ve sağlamlaşması bir şeylerin işaretiyse
eğer küreselleşmeden uzaklaşılmasının habercileri kaygı verici türdendir. Peki
bu uzaklaşma iyi mi, kötü mü ya da önlenebilir mi? Bu konuda ne yapmak gerekir?
Yeni dünya düzenine adapte olmak pek çok topluluk, yaşam tarzı, kültür,
fikir ve kurumlar için bir ölüm kalım meselesi demektir. Farklı ilim alanlarının
temsilcileri- tarihçiler, sosyal bilimciler, siyaset felsefecileri, ekonomistler tarafından
ve en önemlisi de canlandırılmış bir İslami ilim geleneğinin – bu sorulara
cevap verebilmesi için yakından incelenmeleri gerekecektir.